Şu ayrılık durumlarında
eğlenceli olan şey, insanların kendilerini yeni baştan kurmaları olsa gerek o
hararetle. "Ben şöyle biriyim", "böyle bir insanım",
"hayatı şöyle yaşarım", "şunları beklerim", "bunları umarım".
Hafiften külhanbeyi, "umurumda değil" kesmeler, şairane ama sözde en
dürüst hallerle süslenmiş heyheyleşmeler. Yüz farklı manaya çekilebilecek son
cümleler; işte budur benim benliğim. Filadelfiya filmindeki Tom Hanks tiradı
misali, bir de Maria Callas Fona. En güzeli neden en sona saklanır ki? İşler
yolundayken de keyif almalı bu ruh dökümlerinden. Ama sanırım işler yolundayken
ruha pek gerek yok, ten ve oradalık kafi. Her şeyin tersine ve bazen düzüne ama
her ne olursa olsun sanki olmadığı anda bile olduğu ve olduğundaysa,
"böyle olmamalı"nın gaspına uğradığı bu uygarlık arenasında yenilgi
ve zafer iç içe giriyor ve kaçınılmaz olan her seferinde tekrardan kaçınılmaz
olup bir şey olmaya başlıyordu. - Karalamış oldum sanırım. Sigaranın ruhuna bir
el fatiha ve "bat paris, bat!" diyelim öyleyse.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder