Newton'un üçüncü yasası der ki: "Her etkiye karşılık, her zaman eşit fakat zıt yönlü bir tepki vardır."
Yaptığımız
her hareketten, verdiğimiz her sözden, söylediğimiz her yalandan
sorumluyuz ve bu sadece bizi değil çevremizi de etkileyen bir etki-tepki
ilişkisi. Evren anormal durumlar karşısında mükemmel uyum mekanizmasını
çalıştırmaya başlıyor siz farkında olmadan. Zarar verdiğiniz ölçüde
zarar görüyor, iyi olduğunuz ölçüde iyilik buluyorsunuz. Kabul etmek
istemeseniz de varolduğunuz evren yarattığınız her etkinin olası
tepkilerini hazırlayarak uygun gördüğü zamanda sizinle buluşturuyor.
Çünkü evren dengeyi sever. Denge varoluşunu sağlar ve dengesizlikler
eşit tepki ile cevaplandırılır. Bilimsel olarak evrenin balans ayarı
adil bir şekilde işler.
Spiritüel olarak ise bilimle
paralel bir bakış açısı vardır: Umut verip, güven aşılayıp yarı yolda
bıraktığın bir insanın hakkını iki dünyada da ödeyemezsin. İnanmadığın
bir şeyi yapmamalı ve inanarak yaptığın bir şeyde de olur ya dengeni
kaybetsen de ihanet etmemelisin. Bütün hayatlar birbiriyle bağlantılıdır
ve sen kendin başta olmak üzere kimseye zarar vermemelisin. Çünkü
yaptığın her şeyin doğru ve adil olmasıyla orantılı olarak yaşadığın
süreç içerisinde iyi ya da kötü ödeyeceğin bir bedeli var. Benim inancım
adil ol der. Her canlıya karşı adil ol.
O yüzden hak
etmediğiniz şeylere maruz kaldığınızda ya da size kötülük yapıldığında,
umutlarınızla kiralıkmış gibi oynandığında bu anormali karşısında
evrenin ya da inancınız ne ise onun dengeyi sağlamak için tepki
hazırladığını asla unutmayın. İnsan vicdan denilen bir giysi ile
yaratılmıştır. Vicdanının sesine kulak vermeyip dünyada sadece kendisi
varmış gibi yaşayan ve yaptıklarının sorumluluğunu almayanlar eşit ve
zıt bir bedelle hayatlarının bir döneminde karşılaşacaklardır ve
karşılaşıyorlar da...