Zamandan ve mekandan münezzeh olma adına benim savaşım. Cesaretli ve
onurlu davranıp da mutlu olmak adına. Varlığıma elle tutulur, gözle
görülür somut deliller bulma adına. Bulup da anlamlandırma, bulup da
manalandırma adına. Cesaret denen kavramı tüm hücrelerimde hissedip
yaydan fırlayan ok misali sonsuzluğa göçmek adına. Otobanlarda ters
şerite geçip de kamyonların üzerine son sürat koşma adına. Kollarımı
kanat yapıp da toprak yollarda uçma adına.
Her şeyin üstüne gitmek, ama her şeyin. Sizi öldürmeyen şey sizi
kendinize yabancılaştırmadan, her şeyle tanışıp da yaren olma adına.
Hayatla sevişme adına. Sonrasında milyarlarca hayal piç olsa dahi.
Cesur olmak. Göğüs kafesinde ırkı olmayan bir yaratık varmışçasına.
Cesur olmak.
Her yerde söyledim bunu. Kulaklarını tıkadı insanlık. Kendi
gürültüsünden kimseyi duymaz olmuştu aklıevveller. Cesaret güzel bir
kelime olarak kalmıştı sözlüklerde. Yerini yadırgayan kelimelerim
kendilerince hizaya girmişti, beni anlatıyorlardı. Eğri oldu. Kaydı
harfler. Ben kaydım hayata. Var-oluş bir tecavüz çocuğu olarak devam
etti karbondioksit solumaya. Cesaretsizce. Ve onursuzca.
Ben kendimi kendi özgürlüğüme mahkum ettim. Ben kendimi kendi
sonsuzluğumda sonlandırdım. Ben kendimi kendi beynime gömdüm. Üzerini
de düşüncelerle örttüm. Düşlerle.